La meglio gioventu / The Best of Youth / Gençliğin En İyisi (2003) - Marco Tullio Giordana
1966 yılından 2000lere uzanmak ve bir ailenin başından geçen
olayların perde arkasında İtalya tarihini ve kültürünü daha yakından
tanımak için
Giordana’nın
La meglio gioventù filmine bir göz atalım:
Film, Matteo ve Nicola ismindeki iki gencin hayat serüveninin
arkasında İtalya’ya dair pek çok bilgi veriyor bizlere aslında. Bu iki
kardeş zıt karakterlerini tüm film boyunca seyirciye yansıtıyorlar.
Nicola hayat dolu, sempatik biriyken Matteo son derece içine kapanık,
asosyal, insanlara sevgisini gösteremeyen bir kişi olarak çıkıyor
karşımıza. Matteo edebiyat eğitimi alırken Nicola tıp eğitimi görmekte
ve mezuniyetten sonraki çalışmalarını psikiyatri alanında sürdürmeyi
düşünmektedir. Bu iki kardeş Roma’da yaşamakta ve okulu bitirdikleri
sene arkadaşlarıyla birlikte maceralı bir yolculuğa çıkmaya
hazırlanmaktadırlar. Fakat tüm planları Matteo’nun Giorgia adındaki
kızla tanışmasıyla değişir.
Giorgia bir klinikte tedavi görmektedir.
Matteo’nun yolu bu kliniğe düşer ve burada Giorgia ile tanışır. Ona olan
ilgisi zamanla artmaya başlar. Vücudundaki bazı izlerden şüphelenip bu
durumu Nicola ile paylaşır ve Giorgia’ya elektroşok verildiğini tespit
ederler. Bu yüzden Matteo Giorgia’yı kaldığı klinikten gizlice çıkarıp
ailesine götürmeye karar verir, Nicola da ona eşlik eder.
Yolculuklarına Giorgia’yı ailesine teslim ettikten sonra devam etme
kararı alırlar. Fakat işler yolunda gitmez, Giorgia’nın problemli bir
ailesi vardır, onu orada bırakamazlar ve maalesef yolda görevlilerle
karşılaşırlar. Giorgia ile yolları ayrılır. Nicola yolculuğa devam etme
kararı alırken Matteo onu yanlız bırakır ve ani bir kararla doğruca
askere gider. Nicola hayalini kurduğu tatile başlar ve gençlik dönemimin
en güzel günlerini çeşitli ülkeler gezerek geçirir. Norveç’te çalışmaya
başlar, ara ara Matteo’ya mektup gönderir, neler yaşadığını paylaşır
kardeşiyle.
1966 kasım ayında Floransa’daki Arno nehri taşar ve İtalya’nın pek
çok bölgesinden Floransa’ya akın eder gençler. O dönem Norveç’te olan
Nicola da ülkesine dönüp yardım ekiplerine katılmaya karar verir. Askeri
birlikler de görev sebebiyle Floransa’da olduklarından Matteo ile
burada karşılaşırlar. Tesadüf bu ki birlikte yolculuğa çıkmayı
planladıkları Carlo ve Alberto’yu da burada görürler. Yardım amaçlı
Floransa’ya gelen bir diğer genç ise Giulia’dır. Yardımsever gençler
yemek arası verdikleri bir esnada Giulia orada bulunan piyanoyu çalmaya
başlar. Nicola Giulia’dan oldukça etkilenir. Giulia Torino’dan
gelmektedir, orada matematik eğitimi almaktadır. Nicola ani bir karar
alır ve eğitimine Torino’da devam edeceğini söyler. Giulia ile birlikte
soluğu Torino’da alır, arkadaşı Carlo da onunla gelir.
1968 şubat ayıdır. Ana karakterlerin serüvenlerinin arkasında bir
yandan da 1968 dönemi (il sessantotto) öğrenci hareketlerini görürüz
Torino’da. Filmin birinci bölümü burada sona erer.
La meglio gioventù, Pasolini’nin bir şiir
derlemesinin adıdır. Gençlik, hayatın en güzel dönemidir. Hayatı tamamen
değiştirebileceğimize inandığımız, ideallerimizin peşinden sonuna kadar
koştuğumuz, mantığımızın değil yüreğimizin sesini dinlediğimiz, binbir
maceraya atıldığımız, hayatın güzelliklerini sonuna kadar yaşamayı
hedeflediğimiz en güzel dönemdir…
Filmin ikinci bölümü 1974 ilkbaharı Torino’daki polis-öğrenci
olaylarıyla başlıyor. Olaylardan kaçan Nicola ve Giulia bir eve
sığınıyorlar, bu bölümde Giulia’nın hamile olduğunu öğreniyoruz. Olaylar
süregelirken Matteo’nun samimi arkadaşı Luigi protestocular tarafından
fena halde tartaklanıyor ve hastanelik ediliyor. Arkadaşının durumuna
üzülüp intikam hırsıyla dolan Matteo, önüne geleni coplamaya başlıyor.
Sonunda
Sicilya’ya sürülüyor.
Nicola ve Giulia’nın bebekleri Sara
dünyaya geliyor. Torunlarını görmek için Roma’dan Torino’ya gelen Carati
ailesini oldukça heyecanlı görüyoruz. Fakat Nicola’nın babası oğlu
evlenmeden çocuk sahibi olduğu için bir yandan da söyleniyor. Bu kısımda
Nicola’nın annesi önemli bir bilgiyi oğlu ile paylaşıyor: babasının
hastalığı.
Nicola’yı hastaları ile beraber adalet savaşı verdiği mahkeme
sahnesinde görüyoruz. İşkence gören akıl hastalarının başlarından
geçenleri anlattıkları sahneler gerçekten çok üzücü. Ama haklı
davalarını kazanıyorlar ve kendilerine ciddi acılar yaşatan kişinin ceza
almasını sağlıyorlar. Bu davanın bir diğer önemi ise İtalya’da bir ilk
olması!
Carlo, Nicola, babası ve ablası Giovanna yemeğe çıkıyorlar. Yemekten sonra Carlo eğitim göreceği İngilteye’ye uçuyor.
Matteo’yu Palermo’da görüyoruz. Bavulunda kitaplarıyla Sicilya’ya
gelmiş ilginç bir karakter olarak çıkıyor üstlerinin karşısına.
Sicilya’da ne aradığını sorduklarında cevabı ‘kurallar’ oluyor. Karşı
taraftan gelen cevap ise o dönemin Sicilya gerçeklerine uygun bir cevap:
‘Sicilya herkesin kendi kurallarını koyduğu bir krallıktır.’* Matteo Palermo’da Mirella ismindeki fotoğrafçı kız ile tanışıyor. Fakat ilginçtir ki kendisini ona Nicola olarak tanıtıyor.
*Sicilya’da
geçen kısımlarda o dönemin bir Sicilya gerçeği olan ‘Görmedim,
duymadım, bilmiyorum.’ sahnelerini sıklıkla görüyoruz.
Nicola ile Giulia’nın ilişkilerinde bazı sorunlar baş gösteriyor.
Çocuğuna karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen Giulia, sonunda o
dönemin aşırı sol grubu olarak bilinen
Brigate Rosse (Kızıl Tugaylar) eylemcilerinden biri oluyor ve evini, ailesini terk ediyor.
*Hemen bir ek bilgi vereyim: İtalya’da
1960-1980 yılları arası ‘Anni di Piombo’ olarak geçiyor. Bu yıllarda,
Aldo Moro cinayetine kadar sürüklenen terör olaylarını görüyoruz.
Nicola klinikleri teftiş ederken çok kötü durumda olan hastalarla
karşılaşıyor ve onların içinde Giorgia’yı da görüyor. Onunla iletişim
kurmaya, ona yardım etmeye çalışıyor. Matteo’ya onu bulduğunu haber
ediyor. Matteo önce Roma’ya uğruyor, ailesini uzaktan izliyor. Oradan
Torino’ya, Giorgia’nın yanına gidiyor.
Bu bölümün en üzücü olayı hiç kuşkusuz babalarının ölümü. Tüm aile
Roma’da, babalarının cenaze töreninde bir araya geliyor. Matteo’yu ilk
kez ağlarken görüyoruz. Buarada kızkardeşleri Francesca ile arkadaşları
Carlo arasında bir yakınlaşma oluyor; ikili 1980 ilkbaharında
evleniyorlar. Düğün sırasında Nicola ve arkadaşı Alberto arasında bir
konuşma gerçekleşiyor. Dönemin önemli olaylarından
FIAT’ın yeniden yapılandırılmasının filme yansımalarını görüyoruz.
*Yine ek bilgi vermek gerekirse: FIAT yeniden
yapılandırma stratejisi sebebiyle 1980-1983 yılları arasında yaklaşık
36.000 işçinin işine son vermiş, üretimin yoğunlaştırılmasına önem
vererek teknolojik gelişmeleri takip etmiş ve küresel pazardaki yerini
yukarılara taşımıştır. Tabi binlerce işçinin işinden oluşunun İtalya’daki yankıları büyük olmuştur.
Filmin bu bölümü, keyifle dans eden mutlu insan yüzleriyle sona eriyor.
Filmin 3. bölümü 1982 yazı, Torino’da başlıyor.
Sara annesinin yokluğu sebebiyle oldukça üzgün; babasına onun ölüp ölmediğini soruyor. Annesi
Giulia
bu bölümde esmer bir kadın olarak çıkıyor karşımıza. Çalışma masasında
kendi adına düzenlenmiş pek çok pasaport görüyoruz. Kapı zili çaldığında
tedirgin davranışı ve elindeki silah yasal olmayan bazı şeylerle
uğraştığının açık bir göstergesi. Komşusunun kızının adının da Sara
olması Giulia’ya kızını anımsatıyor. Ertesi gün Nicola’nın
arkadaşlarından Alberto’nun yanına gidiyor ve Sara’yı görmek istediği
notunu bırakıyor.
Nicola Sara’yı müze ziyaretine
götürüyor. Burada Giulia kızı Sara’yı uzaktan da olsa görüyor. Müze
görevlilerinin radyoda dünya kupası finalini dinlediğini ve galibiyete
oldukça sevindiğini görüyoruz.
*1982 yılı Dünya Kupası şampiyonu İtalya olmuştur.
Bölüm 1983 sonbaharı Roma görüntüleriyle devam ediyor.
Matteo
bu sefer de Roma’ya taşınmış, kendisi için bir ev kiralamıştır. İşin
ilginç yanı Roma’da olmasına rağmen gidip ailesini ziyaret etmez. Ablası
Giovanna onu görmeye gelir, haliyle tartışırlar.
Matteo yeni iş yerinde, aranan kişilerin eşkalleri arasında
Giulia’nınkini de görür… En yakın dostu aslında yine kitaplarıdır, bu
yüzden kütüphanenin yolunu tutar. Burada Sicilya’da iken tanıştığı
Mirella’yı görür. Aralarında bir yakınlaşma olur ve birlikte olurlar.
Giulia terör faaliyetleri gösteren bir örgüt üyesidir. O yıllar
İtalya’da politikacılar, hakimler ve savcılar zor durumdadır, can
güvenlikleri konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. Giulia’ya verilen son
görev devlet bünyesinde önemli bir görevde olan
Carlo’nun
icabına bakmaktır. (Carlo’yu önceki bölümlerden hatırlıyoruz. Eğitim
için İngiltere’ye gitmiş, daha sonra ise Nicola’nın kız kardeşi
Francesca ile evlenmişti. Bu bölümde çocuk sahibi olduklarını
görüyoruz.) Giulia bu işten sıyrılmaya çalışsa da beceremez, bu yüzden
en azından
Francesca’yı uyarmak ister. Carlo ve
çocuklarla birlikte yurtdışına taşınmalarını söyler. Carlo elbette
kaçışı kabullenmez. Elinden gelen tek şey korumalarla dolaşmak olur.
Matteo Mirella’ya söz vermesine rağmen buluşmaya gitmez. Yılbaşı
gecesi olmasına rağmen işinin başındadır. O gün Mirella polis
teşkilatına gelir. Matteo’nun adının Nicola olmadığını bilmektedir. Onun
mühendis değil de polis olduğunu da öğrenmiştir. Aslında Matteo ile
paylaşmak istediği önemli bir haber vardır: Hamile oluşu. Fakat o akşam
Matteo ona oldukça ilgisiz davranır, agresif tavırlar sergiler. Sonra
pişmanlık duyup arasa da Mirella telefonuna cevap vermez. Matteo ani bir
karar alıp yılbaşı gecesi ailesini ziyarete gider. Tüm aile keyifle
vakit geçirmektedir. Annesi oğlu geldiği için çok sevinmiştir. Fakat
Matteo ketum bir karakterdir. Kimseye haber vermeden gizlice ayrılır
yılbaşı kutlamasından. Evine gelir, Mirella’yı tekrar arar. Mirella son
anda telefona cevap vermek ister ama yetişemez. Matteo televizyondaki
yılbaşı kutlamalarını izler, ‘mutlu yıllar’ der ve birden balkona
yönelip aşağı atlayarak intihar eder.
Matteo’nın ölümü herkesi üzer. Özellikle bu durumdan çok etkilenen
annesi işinden ayrılma kararı alır. Nicola, ablası Giovanna ile
annelerinin durumunu konuşur ve ona göz kulak olmaları gerektiğini
söyler. Fakat Giovanna görev sebebiyle Sicilya’ya gideceği bilgisini
verir.
*Sicilya o dönem kimsenin gitmek istemediği bir yerdir.
Giovanna oradakilerin de devlete ihtiyacı olduğunun bilincindedir ve
gitme kararı alır.
Giovanna ile Nicola eski günleri
anımsarlar. Nicola 1968 yılında Norveç’ten bir kart göndermiştir
ablasına. Arkasına şöyle yazmıştır: ‘Var olan her şey güzeldir.’ Filmin
bu sahnesi oldukça manidar. Giovanna hâlâ buna inanıp inanmadığını sorar
kardeşine. Nicola inanmadığını söyler. Böyle bir cümle hiç kuşkusuz
ancak hayatı tozpembe gördüğümüz ve ideallerimizin peşinde koştuğumuz
gençlik döneminde kurulabilir.
Nicola, Giulia birilerinin öldürmeden ya da kendisine bir zarar
vermeden önce onu tutuklatmak ister. Giulia kızı Sara’yı tekrar görmek
için Kolezyum’da olacağı bilgisini vermiştir. Polis buluşma yerinde
Giulia’yı yakalar. Nicola bunu onun iyiliği için yapmıştır.
Hapiste onu ziyaret eder ve evlenme teklifinde bulunur. Giulia’nın
tek düşündüğü kızı Sara olur, onu görmek ister. Sara annesini hatırlar,
onu hiç unutmamıştır. Saçlarının eskiden sarı olduğunu söyler, annesi
gülümser. Bölüm burada sona erer.
La meglio gioventù’nun 4. ve son bölümü 1992
ilkbaharından 2002 yılı yazına kadar uzanıyor ve bölüm boyunca seyirciye
bazı hoş sürprizler eşlik ediyor. Bu bölümde yaşananlar şöyle:
Giulia hapistedir.Tek kişilik hücresinde kalmakta, kendisine gönderilen mektupları okumaktadır.
Nicola’nın
hâlâ kendisine ilgi duyduğu ve yanında olmaya çalıştığı bellidir. Ona
müzik kitapları gönderir ve onları sadece kendisinin okuyabileceğini (!)
söyler. (Hatırlayacağımız üzere Nicola, Giulia piyano çalarken ondan
oldukça etkilenmiş ve aşkları böyle başlamıştı.)
Kızları
Sara 18 yaşında bir genç kızdır artık. Babası ile ufak bir tartışma yaşarlar.
‘Kendi hatalarını başkalarına ödetenlerden nefret ediyorum.’ sözü manidardır, annesine öfke duymaktadır. Babasının annesinden vazgeçmesini ve hayatına yeni bir yön vermesini ister.
Nicola işi sebebiyle Milano’ya gitmek durumunda kalır. İntihara
kalkışan eski bir devlet görevlisi ile görüşmesi gerekmektedir. İkili
arasındaki diyaloglar manidardır.
*1992 yılının İtalya Tarihinde önemli bir yeri vardır:
90’lı yıllarda İtalya’da politikadan finans dünyasına pek çok alanda
yolsuzluklar görülmekteydi. Özellikle Milano savcıları olaya el koydu ve
çürümeye uğramış pek çok alanda görev alan kişiler deşifre edildi. Bu
dönemin en önemli ismi savcı Antonio di Pietro oldu. Mani Pulite (temiz eller)
adı verilen soruşturma ile birlikte pek çok devlet görevlisinin
gerçekleştirmiş olduğu yasal olmayan şeyler su yüzüne çıkarılmıştır. Bu
dönemin en önemli cümlesi şu olmuştur: ‘Tangente, tangente e i diritti della gente?’ Yani rüşvet kınanmış ve halk kendi haklarının gözetilmesi konusunda ayaklanmıştır.
Nicola Milano’da görevini tamamlamış arabasına binmekteyken sokakta
bir fotoğraf sergisinin ilânını görür. İlândaki fotoğrafta Matteo’nun
gözleri vardır. Nicola hemen sergiyi ziyarete gider. Fotoğrafın sahibi
Mirella Utano’dur. Nicola bir katalog alır ve Torino’ya döner. Fotoğrafı
Giorgia’ya da gösterir. Giorgia kesinlikle Mirella’yı bulması gerektiğini söyler.
Nicola buna önce sıcak bakmaz. Ama sonra tekrar galeriye gider ve
gerekli iletişim bilgilerini aldıktan sonra Sicilya’da yaşayan Mirella
ile konuşmaya gider. 1992 Mayısında Palermo’da hoş olmayan olaylar
yaşanmaktadır. Yargıç Giovanni Falcone öldürülmüştür.
*1992 yılı, 23 Mayıs günü, mafyaya karşı verdiği mücadele ile tanınan İtalyan Yargıç Giovanni Falcone mafya tarafından öldürülmüştür.
Nicola, Mirella ile görüşür. Mirella, Matteo ile yaşadıklarını anlatır ve
Andrea
adında 8 yaşında bir oğlu olduğunu da ekler. Nicola Roma’ya geçer ve
annesine olanları anlatır. Birlikte Sicilya’ya giderler. Andrea ile çok
iyi anlaşan babaannesi tekliflerini kırmaz ve onlarla birlikte yaşamaya
karar verir.
1995 ilkbaharında
Carlo, Toscana Bölgesi’nde eski
bir ev bulmuştur. Yakın arkadaşları Vitale ve Nicola’ya heyecanla evini
gösterir. Vitale’den evin tamir edilmesi konusunda yardım ister.
Dökülmekte olan evle önce dalga geçseler de tâdilattan sonra harika bir
yapı ortaya çıkaracak, tüm ailenin birlikte keyifle vakit geçirmesini
sağlayacaklardır. Bu esnada gazetede yer alan haberi görürler: Giulia
salıverilmiştir. Giulia hapisten çıktığında yaptığı ilk iş kızını görmek
olur. Ama ona uzaktan bakar. Sadece Francesca’ya haber vermiştir
çıktığını.
Sicilya’dan annesinin ölüm haberini alan Nicola soluğu adada alır.
Mirella ile aralarında bir yakınlaşma olur ama ikisi de bu durumu
saklamaya çalışırlar.
2000 yılı baharına uzandığımızda tüm filmdeki karakterleri Carlo’nun
evinde görürüz. Nicola, Andrea ile keyifli bir sohbete koyulur. Andrea
ona Ermione’den bahseder… Sara babası ile konuşmak ister. Annesinden bir
mektup almış ve Floransa’daki kütüphanede çalıştığını öğrenmiştir.
Babasının da teşvikiyle soluğu annesinin yanında alır. Annesi ile bebek
beklediği haberini paylaşır… Mirella ile Nicola arasında ise tekrar bir
yakınlaşma olur ve ikili duygularına daha fazla karşı koyamaz.
Filmin finali de oldukça güzel ve anlamlı: Andrea kız arkadaşı
Ermione ile birlikte Norveç’tedir. Yıl 2002, mevsimlerden yaz… Nicola
ile Matteo Capo Nord’a (North Cape) gitmek konusunda başarısız olmuştu,
sonunda bunu Andrea’nın yaptığını görmek keyif verici. Andrea Nicola’ya
yazdığı mektubu şöyle bitiriyor:
‘Tutto è veramente bello.’ ( Her şey gerçekten güzel.)
Gençlik hiç kuşkusuz insan hayatının en güzel dönemi; bu filmde bu
gerçek başarıyla işlenmiş. Her zaman genç kalmak dileğiyle… İyi
seyirler…